Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Japonya dünyanın en hızlı süper bilgisayarı içim 175 milyon dolarlık bütçe ayırdı

Resim
Dünyamız, akıllara durgunluk veren bir dijitalleşme süreci içinde. Hatta insan faktörünün yerini, hata yapma olasılığı olmayan makineler alıyor. Her ne kadar bazı ülkeler, makinelere bu kadar bel bağlanmasının doğru olmadığı kanaatinde olsa da, Japonya bu ülkeler arasında yer almıyor. Japonya, Dünya’nın en güçlü  süper bilgisayar ını geliştirmek için  175 milyon dolarlık bütçe  belirledi. Hükümet, kendileri ile çalışacak firmalara da vergi indirimi ve teşvik primleri dağıtacağını vadetti. Japonların hedefi, ezeli ve ebedi rekabet içinde bulundukları diğer bir Uzak Doğu ülkesi Çin’in  Sunway TaihuLight  isimli bilgisayarını geride bırakmak.  130 Petaflop  işleme gücüne sahip olacak mucize, Japonlara istediğini fazlasıyla verebilir. Hepsine Hükmedecek Tek Bilgisayar! Japonya için söz konusu bilgisayar çok özel bir öneme sahip. Zira Güney Koreli ve Çinli rakipler, teknoloji konusunda Japonları, özellikle akıllı telefon pazarında geride bırakıyor. Güney Ko...

Bilim insanları gençliğin sırrını buldu

Resim
Gençlik iksirini bulma çabaları neredeyse insanlık kadar eski. Tarih boyunca pek çok kişi bu uğurda çalışmalar yapmış ancak başarısız olmuştu. Ancak insanlığın bu hedefine sonunda ulaşılmış olabilir. Salk Biyoloji Çalışmaları Enstitüsünden bilimciler, yaşlanan hücreleri yeniden programlama tekniği ile pluripotent kök hücrelere çevirmeyi başardı. Fareler üzerinde başarıyla gerçekleştirilen deneylerde, farelerin ömrünün  yüzde 30 oranında uzatılabildiği  görüldü. Pluripotent kök hücreler, gerektiğinde diğer hücrelere dönüşebiliyor. Hücrelerin bu yeteneği sayesinde yaşlılığın etkileri ortadan kaldırılabiliyor. Yeniden programlama işlemi, hücrelerin genetiğini değiştirmiyor. DNA’ya bağlı bulunan ve epigenetik iz adı verilen kimyasal yapılar değiştirildi. Bu yapılar genomu düzenlemekle ve genlerin ne kadar aktif olacağına karar vermekle görevli. Bulgular epigenetik yapıların yaşlanmanın merkezinde yer aldığını belirtiyor ve kullanılan yöntemlerle bu yapıların ortadan kaldırılabilec...

Çalışmadan nasıl emekli olunur?

Resim
Ev hanımından part-time çalışanlara kadar hiçbir sosyal güvencesi olmayanlar isteğe bağlı emeklilik sistemi ile hem emekli olabilir hem de sağlık hizmetinden yararlanabilirler. Ayda ödeyecekleri prim ise 527.4 lira. En çok merak edilen konu, çalışmadan da emekli olunur mu, hatta çalışmadan devletin sunduğu sağlık hizmetinden yani, Genel Sağlık Sigortası’ndan (GSS) yararlanılır mı? Başta ev hanımları olmak üzere bir işyerine bağımlı çalışmayanlar ya da part-time veya da evden çalışanlar işte bu sorunun cevabını merak ediyor. Peki, çalışmadan emekli olunur mu? Olunur. Adına da isteğe bağlı emeklilik denir. Nasıl emekli olunacağını, özellikle de sayıları 15 milyonu bulan ev kadınlarının bu imkandan nasıl yararlanacağını en basit haliyle anlatayım. Ne zaman emekli olacaksınız? Hatta örnekleyeyim. Ev kadınısınız ya da evden çalışıyorsunuz ve gelecekte üç kuruş da olsa bir emekli aylığınız olsun istiyorsunuz. Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) gidip, ‘isteğe bağlı sigortalı’ olmak istiyorum...

İnsanları dondurup yıllar, hatta yüzyıllar sonra uyandırmak mümkün mü?

Resim
İnsanları dondurup yıllar, hatta yüzyıllar sonra uyandırma düşüncesi uzun zamandır gündemde. Hatta günümüzde ABD ve Rusya'da üç merkezde 300 kişi dondurulmuş halde bekletiliyor. Peki, bir süre sonra uyanacak bu insanları ne tür sorunlar bekliyor olacak? Kriyoprezervasyon  ya da dondurarak saklama işlemi kalp durduktan hemen sonra yapılıyor. Hücreler ölmeye başlamadan bu insanların beyin dokuları,  vitrifikasyon  denen buzsuz dondurma yöntemiyle muhafaza edilir. Bu kişiler yasal olarak ölü sayılır, ama kendileri konuşabilse bedenlerinin ölü olduğunu kabul etmeyecek, sadece bilinçlerinin yerinde olmadığını söyleyecektir belki de. Bu insanları yeniden hayata döndürmenin mümkün olup olmadığını kimse bilmiyor. Yasal olarak ölü kabul edilenler dondurulabiliyor ancak. Ama çoğu insan belirsizliğin kesin ölümden çok daha iyi olduğuna inanıyor. Bugün 1250 kişi bu şekilde dondurulmak için bekliyor. Bunun için Oregon, Avustralya ve Avrupa'da yeni merkezlerin açılması planlanıyor...

Yapay zeka patent alabilir mi?

Resim
Patentler genellikle insan zihninin ürünü olan icatlara veriliyor. Peki yapay zeka gibi, insan olmayan bir kaynak icat yaparsa ne olacak? Bilgisayarlar da mucit olarak patent alabilmeli mi? Surrey Üniversitesi Hukuk Fakültesi Profesörü  Ryan Abbott bilgisayarların da patent alabilmesi gerektiğini düşünüyor. Kendisi de ABD Patent ve Marka Ofisi  (USPTO) çalışanı olan Abbott geçtiğimiz günlerde yayımladığı bir makaleyi örnek göstererek bu alanda temel bir değişikliğe gidilmesini talep ediyor. “Bence bilgisayarları da birer mucit olarak tanımlamalıyız” diyen Abbott böylece daha yaratıcı bilgisayarların geliştirilmesine ve toplumda daha fazla yenilik üretilmesine katkıda bulunacağımızı düşünüyor. İnsanların ve makinelerin hakları Singularity Hub’a verdiği bir röportajda Abbott, mevcut patent kanunlarının, insan olmayan mucitler tarafından, patenti alınabilecek ürünler üretildiğini kabul etmediğini söylüyor. Peter Rejcek’e göre Oral-B CrossAction diş fırçası, bazı besteler ve yemek...

Kahraman bir anne tarafından yüzyılın dahisi haline getirilmiş, 'şaşkın' bir çocuk: Thomas Edison

Resim
Thomas Edison  bir gün eve geldiğinde annesine bir kağıt verdi ve “Bu kağıdı öğretmenim verdi ve sadece sana vermemi tembihledi”. dedi. Annesi kağıdı gözyaşları içinde oğluna sesli olarak okudu: “Oğlunuz bir dahi. Bu okul onun için çok küçük ve onu eğitecek yeterlilikte öğretmenimiz yok. Lütfen onu kendiniz eğitin.” Aradan uzun yıllar geçtikten sonra Edison’un annesi vefat ettiğinde, o artık yüzyılın en büyük bilim adamlarından biriydi ve bir gün eski aile eşyalarını karıştırırken birden bir çekmecenin köşesinde katlı halde bir kağıt buldu ve alıp açtı. Kağıtta “Oğlunuz “şaşkın” (akıl hastası) bir çocuktur. Artık kendisinin okulumuza gelmesine izin vermiyoruz…” yazılıydı. Edison saatlerce ağladıktan sonra günlüğüne şu satırları yazdı: Thomas Alva Edison, kahraman bir anne tarafından, yüzyılın dahisi haline getirilmiş, “şaşkın” bir çocuktu.

Süper bilgisayar karanlık maddenin peşinde

Resim
Almanya'da bir süper bilgisayarla yapılan çalışmayla karanlık maddenin keşfine çok yaklaşıldı.Yıldızlar, gezegenler ve nebulalar… Şu anda evrende "görülebilen" ve bildiğimiz geleneksel maddeler evrenin sadece yüzde 15'ini oluşturuyor. Fizikçiler, evrenin geri kalanının neden oluştuğu sorusuna yanıt bulmak için yaptıkları çalışmada, en gelişmiş bilgisayarlarla hesaplamalar yapıyor ve bunun dışındaki maddelerin nerelerde bulunabileceğini araştırıyor. Almanya'da bilim insanları, kuantum renk dinamiğindeki kuvvetli CP sorununu çözmek için 1977 yılında öne sürülen kuramsal temel parçacık Axion'u "kayıp madde" için olası bir aday olarak araştırmaya başladı. Nature dergisinde yayınlanan araştırmanın uzmanlarından Dr. Andreas Ringwald, "Axion konusunda iyi olan şey ise onun karanlık madde sorununu çözmek için keşfedilmemiş olması. Başlangıçta tamamen farklı bir neden için öne sürülmüştü. O dönem, altı yıl kadar sonra, insanlar bunun karanlık madde için ...

Tekrarlanan yalanları bir süre sonra neden gerçek gibi görmeye başlıyoruz?

Resim
Doğru olup olmamasından bağımsız olarak bir şey tekrarlandıkça insana doğru gelmeye başlar. Bunu bilmek, propaganda tuzağına düşmeyi engelleyebilir. " Tekrarlanan yalan gerçeğe dönüşür " sözü çoğunlukla Nazi propaganda bakanı  Jospeh Goebbels 'e atfedilir ve propagandanın temel kuralı olarak bilinir. Psikologlar bunu " gerçek yanılsaması " etkisi olarak tarif eder.Bu etki üzerine yapılan deneylerde, deneklerden, önemsiz şeylerle ilgili bazı belirlemeleri doğru ya da yanlış şeklinde sınıflandırmaları istenir. Örneğin, "Pestil meyveden yapılır" (doğru) ya da "Mandalina tam yetişmiş portakaldır" (yanlış) vb. Birkaç dakikalık, hatta birkaç haftalık aradan sonra deneklere aynı işlem tekrarlatılır; ama bu kez yeni bazı belirlemeler de eklenmiştir. Burada insanların daha önce gördükleri belirlemeleri doğru olup olmamalarından bağımsız olarak doğru değerlendirdikleri görülmüştür. Bunun nedeni bu ifadelere aşina olmalarıdır. Mevcut bilgi Bu, "tek...

Neden esneriz?

Resim
Esnemek 2000 yıldır bilim insanlarının kafasını kurcalayan bir mesele. Bu konudaki yeni bir teori, tartışmalara son verebilecek mi? Yorgunluk, sıkılma ya da bir başkasını esnerken görmek esneme nedenleri arasında sayılıyor. Peki, esneme vücudumuzda nasıl bir işlev görüyor? Bu konudaki araştırmalarıyla bilinen Maryland Üniversitesi’nden psikolog Robert Provine 1980’lerde çalışmalarına ilk başladığında esnemeyi “hakkında en az bilgi sahibi olduğumuz en yaygın insan davranışı” olarak tarif ediyordu. Aradan geçen 30 yılda belki bir yanıta daha çok yaklaştık; ama uzmanlar arasındaki görüş ayrılığı devam ediyor. Esnemeyle ilgili ilk araştırmayı 2500 yıl önce Yunan doktor Hipokrat yapmış ve esnemenin özellikle ateşli bir hastalık sırasında vücuttaki kötü havayı temizlemeye yardımcı olduğu sonucuna varmıştı. Bu görüş 19. yüzyıla kadar hakimiyetini korudu. Bu yüzyılda artık bilim insanları esnemenin nefes almaya yardımcı olduğu, vücuttan karbondioksitin atılıp kana daha çok oksijen girmesini sa...

Kalp krizinin en dikkat çeken belirtileri

Resim
TÜİK  istatistiklerine göre  miyokard enfarktüsü , en çok bilinen tanımıyla kalp krizi nedeniyle her yıl yüz binlerce vatandaşımız hayatını kaybediyor. Yapılan araştırmalar ve bilinçlendirme çalışmaları sayesinde de milyonlarca vatandaşımız da kalp krizinden korunmayı başarıyor. Ancak yine de bu korkunç rahatsızlık hakkında insanların daha da bilinçlendirilmesi gerekiyor. Önemli olan ise kalp krizi geçirmeden önce gereken önlemleri alabilmek ve kendinizin kalp krizi riski taşıyıp taşımadığını bilmek. Bir diğer acı gerçek ise kalp krizi geçiren bütün vatandaşların, kriz öncesi belirtileri gözle görülebilir şekilde tecrübe etmeleri. Dediğimiz gibi önemli olan belirtileri düzgünce gözlemleyebilmek ve profesyonel yardım almak. Kalp Krizinin Belirtileri 1- Yorgunluk Hepimiz bazen yorgun hissedebiliriz. Bu gayet normal. Ama markete giderken bile yoruluyorsanız, durup düşünmeniz gerekiyor. Ek olarak, eğer birden ve hızlıca nefesiniz kesiliyorsa, acilen doktora görünüp EKG çektirmeniz...

Ay'ın gerçek yaşı bulundu

Resim
Şimdiye kadar Ay'ın Güneş Sistemi'nden 100-200 milyon yıl sonra oluştuğu varsayılıyordu.   Los Angeles'taki California Üniversitesi (UCLA) araştırmacıları, 1971'teki Apollo 14 seferinde astronotların Ay'dan getirdiği taşları inceledi ve Ay'ın Güneş Sistemi'nin oluşumundan 60 milyon yıl sonra oluştuğunu buldu.  UCLA araştırmacıları, Ay'ın yaşını belirlemenin Güneş Sistemi'nin ve Dünya gibi kayalık gezegenlerin oluşumunu anlamada büyük önem taşıdığına dikkat çekti.   Apollo 14 ile Ay'a giden astronotlar Alan Shepard ve Edgar Mitchell, 9 saat geçirdikleri Ayyüzeyinden 42 kilogram taş ve toprak örneği toplamıştı.   Shepard ve Mitchell'in Dünya'ya getirdiği taş ve toprak örneklerinde zirkon mineraline rastlanmıştı.  Ay'dan getirilen taşlardan alınan zirkon parçacıklarını uranyum tarihleme yöntemini kullanarak inceleyen araştırmacılar, Ay'ın 4.51 milyar yaşında olduğunu ortaya çıkardı.   Çalışma, "Science Advanves" dergisinde ...

İş yerinde başarılı olmak için 10 tüyo

Resim
Çok sayıda kişiyle aynı iş yerinde çalışıyorsunuz, işinizin en iyisi olmak istiyorsanız dikkate almanız gereken noktalar var. Önceliğiniz kendinize huzurlu ve mutlu bir çalışma ortamı yaratmak, başarı sizi bulacaktır. İş yerinde başarılı olmak için yapmanız gerekenler… 1. İşinizi sevin Herkes sevdiği işi yapmak ister, ama bu yönde atım atmaya cesaretiniz yoksa görev aldığınız kurumdaki işinizi sevmeyi deneyin. Her gün bu işten ne kadar nefret ettiğinizi söylemek yerine çalıştığınız şirketin ve pozisyonunuzun artılarını düşünmeyi deneyin. 2. Yapılacaklar listesi hazırlayın Her sabah, gün içinde yapmanız gereken işlerin listesini çıkarın ve bu programa uymaya özen gösterin. Gün sonunda listenizi kontrol edip ne çok iş başardığınızı görmek sizi motive edecektir. 3. Değerli bir akıl hocası edinin İş yerinde size örnek olan, zorlandığınız noktada eğiten, ilham kaynağı bir patron ya da çalışma arkadaşına sahip olmaya bakın. Düştüğünüz anda hızlıca toparlanmanızı garantiye alırsınız. 4. Yönet...

Beyin kıvrımlarımız kim olduğumuzu mu belirliyor?

Resim
Uluslararası bir araştırmanın iddiasına göre, kişilik özelliklerimiz beynimizin çeşitli bölümlerinin kalınlığı ve hacmindeki farklılıklara bağlı olabiliyor. Beynin daha kalın ve daha az buruşuk dış tabakalarına sahip olanlar, daha nevrotik eğilimler gösterirken, açık fikirli insanların dış beyin katmanlarının daha ince olduğu gözlemlendi.  Social Cognitive and Affective Neuroscience (Sosyal Bilişsel ve Duygusal Sinirbilimi)  dergisinde yayınlanan habere göre İngiltere ,  ABD  ve  İtalya ‘daki bilim adamlarının yaptığı çalışmada 500 sağlıklı ve gönüllü gencin beyin taramalarına ayrıntılı olarak bakıldı. Yapılan çalışmada ‘Dışadönüklük ve Kabul Edilebilirlik’ olguları üstünde duruldu. Gönüllülere, nevrotizm (kişinin ne kadar huysuz olduğu), dışa dönüklük (kişinin ne kadar hevesli olduğu), açıklık (kişinin ne kadar açık görüşlü olduğu), hoşnutluk ve vicdanlılık gibi beş kişilik özelliklerini değerlendirmek için hazırlanan anketler sonrası beyin taraması yapıldı. Ya...

Kediler de en az köpekler kadar zeki

Resim
Kyoto Üniversitesi ’nin yaptığı yeni bir araştırma ile kedilerin de en az köpekler kadar zeki olduğu ortaya çıktı. Araştırmacılar, hatırlama konusunda kedilerin de en az köpekler kadar iyi olduğunu ortaya koymak için kedilere hafıza testi uyguladı. Deney kapsamında 49 evcil kedinin 15 dakika aradan sonra hangi kaptaki yemeği yediklerini hatırlama kabiliyetleri test edildi.Test sonucunda, kedilerin “nerede” ve “ne” sorularına cevap teşkil edecek bilgileri hatırladıkları görüldü. Bilim insanları, bu test sonucunun, insanların sabah ne yedikleri ve işteki ilk günleri gibi kişisel bilgileri hatırlamada kullandıkları “anılarla ilgili belleğin” kedilerde de bulunduğunu ortaya çıkardığını ifade etti. Kyoto Üniversitesi  araştırmacılarından psikolog Saho Takagi , kedilerin geçmişteki tek bir olayı hatırlamak üzerine gösterdikleri bu performansın, insanların hafızalarına benzer özelliklere sahip olabileceklerini gösterdiğini belirtti.Bilim insanları, insanların köpeklerin kedilerden daha ak...

İş yaşamınızda kullanabileceğiniz iletişim metotları

Resim
İş ve günlük hayatımızda teknoloji bu kadar bizimle bütünleşmişken siz nasıl iletişime geçmeyi deniyorsunuz? E-posta  ya da mesaj atarak mı, yoksa arayarak mı? Bazılarımız için aramak gergin bir durum gibi gözükse de bir kısmımız için e-posta ile iletişime geçmek sorun olabiliyor. Yapılmış ve uzmanlarca onaylanmış araştırmalarla beraber ne zaman e-posta, ne zaman bizzat telefon kullanmamız gerektiğine dair ipuçlarını sizin için bu yazımızda derledik. Özür dilemek istiyorsak Çoğumuz, yanlış bir şey yaptığımızda, “özür dilerim” dememiz gerektiğini biliyoruz. Ailelerin %96’sı, çocukları kasten birisini üzdüğünde özür dilemenin önemli olduğunu düşünüyor ve %88 oranında aynı şeyin de doğru olduğuna inanıp bunu çocuklarına öğretiyor. Peki, içten özür nasıl dilenir? Çoğu zaman haksız olduğumuzu itiraf etmek çok zor bir durumdur. Bir de bunu yüksek bir sesle söylemek yerine kısa bir şekilde mesajla halletme seçeneğine sahip olduğumuzda durum biraz kafa karıştırabilir. Uzmanlar, özür dileme...